23 Aralık 2013 Pazartesi

Adil düzen diyenlerin, adi bir düzen kurduklarını gördük!..

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Yolsuzluk Operasyonları İle İlgili Olarak Hükümeti Eleştirdi: 
“Adil düzen diyenlerin, adi bir düzen kurduklarını gördük”
“Ayarını bozduğunuz kantar, bir gün gelir sizi de tartar..Dün yolsuzluklardan şikayet edenler, gırtlaklarına kadar, boylarının aldığı kadar çukura gömülmüşlerdir.
(DP Basın Merkezi- 22 Aralık 2013)- Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Yolsuzluk Operasyonları ile ilgili olarak hükümeti eleştirdi ve  “Adil düzen diyenlerin, adi bir düzen kurduklarını gördük..” diye konuştu. Uysal, “Ayarını bozduğunuz kantar, bir gün gelir sizi de tartar.. Bugün sizi de başkalarını da tartıyor. Dün yolsuzluklardan şikayet edenler, gırtlaklarına kadar, boylarının aldığı kadar çukura gömülmüşlerdir.” dedi.
Genel Başkan Gültekin Uysal, Kırıkkale Belediye Başkan Adayı Gazi Eroğlu'nun tanıtım toplantısı için geldiği Kırıkkale’de yaptığı konuşmada yolsuzluk operasyonları ile ilgili iktidarı eleştirdi:
“ İktidar, rantiyeci bir mantık içerisinde yolsuzluklara boğulmuştur..”
“İşte yaşanan hadiseler ortada.. Sayısal çoğunluğa sahip olmasına rağmen, ehil ellerde olmamasından dolayı, ülkeyi nasıl yönetilemez hale getirdiklerini görüyoruz. Ayarını bozduğunuz kantar, bir gün gelir sizi de tartar dedik. İşte bugün sizi de başkalarını da tartacak..
İktidar, rantiyeci bir mantık içerisinde yolsuzluklara boğulmuştur.. Bataklığa ne kadar battıkları milletin huzurunda ve önümüzdedir. Bir yolsuzluk operasyonu ile yabancı menşeli bir zatın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sonradan nasıl geçtiği şaibeli olan birisinin, deyim yerindeyse üzülerek ifade ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlarını nasıl satın aldıklarını görüyoruz.
“Yolsuzluklardan şikayet edenler, gırtlaklarına kadar boylarının aldığı kadar, çukura gömülmüşlerdir”
Milli egemenliğimizi müzakere etsin diye başmüzakereci yaptıklarımızın nerelere düştüğünü, maddi menfaat karşılığı bu ülkenin itibarını nasıl pazarladıklarını gördük. Dün yolsuzluklardan şikayet edenler, gırtlaklarına kadar boylarının aldığı kadar, o çukura gömülmüşlerdir.
Utanmazın biri, bakan düzeyinde kendisine yapılan isnatlara cevap vermesi gerekirken Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz yapması gerekenin aksine, cüretkarlık içinde Meclis kürsüsünden topu taca atma gayreti içindedir. İşte bu yüzsüzlüğü milletimiz asla affetmeyecektir
“Adil düzen diyenlerin, adi bir düzen kurduklarını gördük..”
Yolsuzluklarla mücadele eden emniyet görevlilerinin görev yerlerini değiştirmektedirler. Savcılarımız yerlerinden edilmektedir. Bu iktidar demokrat olduğunu iddia ediyorsa, demokrasinin şeffaflık rejimi olduğunu biliyorsa, demokrasinin hesap verilen bir rejim olduğunu biliyorsa, müsaade etsinler, savcılarımız da emniyet güçlerimiz de bu bataklığın dibine kadar girsin, kim bu pisliğe bulaşmışsa onları bulsun. Ama maalesef adil düzen diyenlerin adi bir düzen kurduklarını gördük..
Devletin imkanlarını bu milletin evlatlarına eşit bir şekilde sunacaklarına, kendi çocuklarının geleceğini kurtarma telaşına düşmüşler. Bunların bu ülkeye bir şey verme imkanları kalmamıştır .. Bu anlayışla milletimizin vicdanında yer bulabilme imkanları yoktur.
Elleri kirlenmesin diye milyonlarca doları euroyu saymak için evlerinde para sayma makineleri bulunduranlar, milyonlarca doları, ayakkabı kutularına sığdıramayanlar, çelik kasalarda tutanlar, dün  ‘milyonları evde tutmakta zorlanıyoruz’ demişlerdi. Meğer onların derdi paraymış.. Bu bataklığa nasıl saplandıkları görünmüştür. Bu millet kendi hükümlerini sandıkta icra edecektir. Onlar, milyonlarca doları ayakkabı kutularına çelik kasalara sığdırabilirler. Ama bilsinler ki bu mızrak bu çuvala sığmamaktadır.
“Geçmişi olmayanların geleceği olmaz”
 Varsın onlar millete fırsat yaratacaklarına, kendi çocuklarına fırsat yaratsınlar. Biz yine millete gideceğiz, yine milletimizle kucaklaşacağız. Adeta kabile devleti mantığı içinde yönetilen bu büyük ülkeyi, yeniden sahip olduğu güçle buluşturmak için yola çıktık.
Parti olarak dün olduğu gibi bugün de hep milletin hizasında durduk, milletin içinde olduğu her projede milletin vicdanının sesi olmaya gayret gösterdik. Geçmişini yok varsayanların 'gömlek değiştiriyoruz' diyerek kendilerine geçmiş aradıkları gibi üzülerek ifade ediyorum, bu büyük Türkiye'de nasıl geçmiş aradıklarını şu 10 yılı aşan zaman dilimi içerisinde bütün vatandaşlarımız iyi gördüler, idrak ettiler.
Türkiye'de olmadık işleri, olmuş gibi göstererek, Türkiye'nin gerçek gündemini konuşmaktan daha ziyade sanal gündemini konuşarak bugünlere kadar geldik. Bugün Türkiye'nin önünde önemli bir seçenek var, önümüzdeki yerel seçimler sadece yerel yöneticilerimizi seçeceğimiz bir seçim olmayacak. Arkasından gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Milletvekili genel seçimleriyle beraber yeni bir dönemin açılacağı perde olacaktır.
Demokrat Parti olarak dün olduğu gibi bugün de milletin hizasında duruyoruz. Milletin içinde olduğu her projede milletin vicdanının sesi olmaya gayret gösterdik. Doğruya, doğru diyebilmekten, yanlışa, yanlış diyebilmekten aldığımız kuvvetle hep milletin menfaatlerini sahip çıkmaya gayret gösterdik. Bugün en temel meselemiz bu büyük ülkenin ehil ellerde olmamasıdır. Kritik günlerden geçiyoruz. Türk insanı ile Türk insanı arasında örülmüş duvarları kaldıracağına, yeni yeni duvarlar örüldüğünü görmekteyiz. Bu duvarları, siklet merkezine vurduğumuz gibi yıkacağız. Dün 28 Şubat’tan şikayetçi olanlar bugün, 28 Şubat sürecinde uygulanan usullerle milletimizi dayatmalarla karşı karşıya bırakmaktadırlar. Hakkari’de egemenliğiniz yoksa, hükmünüz geçmiyorsa, büyük devlet olamazsınız.. Milli egemenliğinizi başkalarının eline bırakamazsınız..”
 “DSP Merkez İlçe Başkanı Ali Dündar Demokrat Parti’ye katıldı”
Tören sırasında DSP Merkez İlçe Başkanı Ali Dündar Demokrat Parti’ye katıldı. Demokrat Parti’ye katılan Ali Dündar’ın rozetini de Genel Başkan Uysal taktı.

17 Aralık 2013 Salı

DP'YE KOMPLO KURULDU!...

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Demokrat Parti Genel Merkez Binası hakkında aldığı kararla ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, Demokrat Parti’ye“komplo” kurulduğunu söyledi:
“Hazineden milyonlarca lira yardım alanlar,
Demokrat Parti’nin kendi kaynaklarını kullanmasına müsaade etmiyorlar.” - “Bütün problemlerine rağmen hukuk devletine olan inancımızı korumak istiyoruz. Hukuk karşısında meşru yollardan bütün haklarımızı arayacağız.” - “Demokrat Parti olarak varlığımızı birilerinin tekeline, birilerinin müsaadesine, birilerinin müsamahasına dün de bırakmadık, bugün de bırakmayacağız. Bu müdahalelere karşı da hukuk çerçevesinde mukabele edeceğiz”
(DP Basın Merkezi- 17 Aralık 2013)- Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Demokrat Parti Genel Merkezi Binası hakkında aldığı kararla ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, Demokrat Parti’ye “ komplo ” kurulduğunu söyledi. Uysal, “Hazineden milyonlarca lira yardım alanlar, Demokrat Parti’nin kendi kaynaklarını kullanmasına müsaade etmiyorlar ” dedi ve bu müdahalelere hukuk çerçevesinde mukabele edeceklerini söyledi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“CHP’ye ve MHP’ye yapıldığı gibi Demokrat Parti’ye de komplo yapılıyor.”
“ Yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Demokrat Parti olarak milletimizin kendisini bulabileceği program ve kadrolarımızla Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir siyaseti, ete kemiğe büründürme gayreti içerisindeyiz.
Çok yakın zamanda içerisinde CHP’ye, 2011 seçimleri öncesinde de MHP’ye yapıldığı gibi Demokrat Parti’ye de bir takım komplolar yapıldığına şahit oluyoruz.
Demokrat Parti’nin, her ne müdahale olursa olsun, ne iktidar partisine öykünerek, ne diğer siyasi partilere öykünerek siyaset yapabilme hakkı yoktur. Kurucu irademizin kılavuzluğunda, milletin öncelikleriyle siyaset yapacağız.
“ Hazineden milyonlarca lira yardım alanlar, kendi kaynaklarımızı kullanmamıza müsaade etmiyorlar”
Siyasetin hem yerelde, hem genelde çok pahalı bir faaliyet haline geldiği bugün, hazineden milyonlarca lira yardım alanlar, Demokrat Parti olarak kendi kaynaklarımızı kullanma noktasında, buna müsaade etmeme teşebbüsleri içerisinde olduklarını görüyoruz.
İçinde bulunduğumuz bu binanın yan tarafında bulunan arsamızla ilgili olarak geçmişte yapılan değerlendirmeleri, daha iyi bir noktaya taşıyabilmek adına kamuoyu önünde şeffaf bir şekilde ilan yoluyla bu süreci başlattık.
“Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı art niyetli..”
Geçmişte de bu bina ile birtakım teşebbüslerde bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, bu yerel seçim süreci içerisinde de, Demokrat Parti’ye adaylık süreciyle ilgili çıkmış haberlere bile tahammülsüzlük göstermiştir.
Kendi art niyetlerine Büyükşehir Belediye Meclisi’ni de alet ederek, kamuoyuyla bir takım yanlış bilgileri paylaşarak, mülkiyet hakkı Anayasa tarafından teminat altına alınmış gerçeğini de unutarak, içinde bulunduğumuz bu alana müdahalesi ile karşı karşıya kaldık.
“ Demokrat Parti Genel Merkezi’ni geçmişte de ‘tarihi bina’ olarak tescillemeye kalktı.”
Bulunduğumuz alanı, geçmişte de “tarihi bina” olarak tescillendirme gayretinde bulunmuş olan Büyükşehir Belediyesi ve onun başkanının, bulunduğumuz alanı bugün de “sosyal ve kültürel alan” olarak değiştirme gayretleri olduğunu görüyoruz.
Ama bütün problemlerine rağmen hukuk devletine olan inancımızı korumak istiyoruz. Hukuk karşısında meşru yollardan bütün haklarımızı arayacağımızı da sizlerin önünde paylaşmak istiyoruz.
Milletin eliyle, imece usulüyle kurulmuş ve Anadolu’nun her köşesinde davasına inanmış insanlarımızın taşıdığı bu bayrağı, her ne şekil ve şart içerisinde olursak olalım, sonuna kadar taşıyacağımızdan, bu teşebbüsü yapanların da, aziz milletimizin de emin olmasını isterim.
Bu karşı karşıya kaldığımız süreçte; geçmişiyle övünen bir siyasi hareket olarak onun bütün müktesebatına, fikirlerine, hizmetlerine, abide şahsiyetlerine, var olan değerlerimize sahip çıkma gayretimiz, dün olduğu bugün de devam edecektir.
“Demokrat Parti olarak varlığımızı birilerinin tekeline, müsaadesine ve müsamahasına bırakmayacağız.”
Yapılan tartışmalar içerisinde bu binanın, “ilk siyasi parti binası” olduğunu söyleyenler, geçmişte Selanik Caddesinde bulunan Adalet Partisi’nin, Çevre Sokakta bulunan Cumhuriyet Halk Partisi’nin binasının da siyasi parti binaları olduğu gerçeğini görmeyerek, kamuoyunu yanlış bilgilendirmelerle, kendi art niyetlerine gerekçe uydurma gayretleri içerisinde olduğunu garip bir şekilde izliyoruz.
Bu anlamda Demokrat Parti olarak varlığımızı birilerinin tekeline, birilerinin müsaadesine, birilerinin müsamahasına dün de bırakmadık, bugün de bırakmayacağız.
Bu anlamda inandığımız ideallere yürümek noktasında yerel seçimlerden başlayarak, çerçevesini çizdiğimiz şartlar içerisinde; yepyeni ve herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu, herkesin kendi geleceğini kendi doğduğu topraklarda görebileceği, tam demokrat bir Türkiye oluşturmak adına var gücümüzle çalışıyoruz.
“ Hukuk çerçevesinde mukabele edeceğiz..”
Hem fikri derinliğini, hem kadro derinliğini milletin önünde paylaşacağımız yerel seçimlerde, milletimizin geçmişte olduğu gibi bize yine büyük tevekkül göstereceği kanaati içerisindeyim. O nedenle meselesine sahip çıkan, inanmış ve adanmış kadrolarla yolumuza devam edeceğiz.
Bu müdahalelere karşı da hukuk çerçevesinde mukabele edeceğimizi, kendi haklarımızı değil, milletin haklarını koruduğumuzu da bu vesile ile sizlerle paylaşıyorum,
“ Kurumsal olarak yerel seçim ittifakı yapmayacağız”
Soru: Yerel seçimde diğer siyasal partilerle bir ortaklık yapacak mısınız?
Gültekin Uysal: Kurumsal olarak hiçbir zaman öyle bir niyetimiz olmadı. Bugün de öyle bir niyetimiz yok. Demokrat Parti olarak yerel seçimlerde müstakilen kendi çizgimizi koruyarak teşkilatımız her yerde adaylarımızı belirleme gayretleri içerisindedir. Genel Merkez olarak da o çerçeve içerisinde plan ve programlarımızı yürütüyoruz.”

16 Aralık 2013 Pazartesi

ALINAN KARAR KEYFİDİR!...

Demokrat Parti Genel Merkezi’nden, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Demokrat Parti’nin Balgat’taki Genel Merkez Binası ile ilgili olarak aldığı "hukuka aykırı, haksız ve keyfi" karara karşı haklı bir tepki gösterilerek, kamuoyuna açıklama yapıldı:
14 Aralık 2013 Cumartesi
“Alınan karar keyfi bir uygulamadır..”
(DP Basın Merkezi- 14 Aralık 2013)-  Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Demokrat Parti’nin Balgat’taki Genel Merkez Binası ile aldığı kararla ilgili olarak Demokrat Parti Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, “Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Demokrat Parti’nin malı olan Balgat’taki Genel Merkez Binasıyla aldığı karar, tamamen yerel seçimlere yönelik siyasi bir karar ve keyfi bir uygulamadır” denildi.
Demokrat Parti Genel Merkezi Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada şöyle denildi:
“ Yaklaşan yerel seçim hazırlıklarımızı büyük bir hızla sürdürdüğümüz, Ankara Balgat’taki Genel Merkez binamızla ilgili olarak Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin son dakikada verilen bir önerge ile , ‘ sosyal kültürel tesis olarak kullanılması’  yönünde aldığı karar tamamen siyasidir.
Demokrat Parti Genel Merkez Binası, kararda belirtildiği gibi ‘Türkiye’deki ilk siyasi parti genel merkezi “ de değildir. Daha önce Selanik Caddesi’ndeki Adalet Partisi Genel Merkezi ve Çevre Sokaktaki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi olmak üzere diğer siyasi partilerin de Genel Merkez binaları olmuştur.
Ancak, Genel Merkez Hizmet Binası olarak kullandığımız bu bina üzerinde uzun süreden beri Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından uygulanmakta olan siyasi manevralar, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli Seçimler öncesinde bir kez daha bilinçli olarak gündeme getirilmiştir.
Demokrat Parti Genel Merkezi ile bir ‘siyasi hesaplaşma’ peşinde olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınan Demokrat Parti Genel Merkezi ile ilgili daha önce de uğraşmış ve binayı ‘tarihi bina” statüsüne sokma girişiminde bulunmuştur.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayını belirleme çalışmalarını sonlandırdığımız bugünlerde alınan bu karar; bazı gazeteler tarafından da, ‘siyasi bir manevra’ olarak yorumlanmış; ’ Seçim Öncesinde Gökçek Operasyonu ’ ve ‘ Türk siyasi tarihine not düşülecek Gökçek kararı’ şeklinde manşetler atılmıştır..
Biz de aynı düşüncedeyiz.. Sayın Gökçek yerel seçimlere yönelik bir tasarrufta bulunmuştur.. Ancak alınan bu karar Demokrat Parti’nin yerel seçim hazırlıklarına engel olmayacaktır, hızını da kesemeyecektir.
Türkiye’nin en eski siyasi partisi olan Demokrat Parti ve teşkilatı üzerinde oynanmak istenen oyunlar sonuç vermeyecektir. Merkez sağın tek ve yegane temsilcisi olan Demokrat Parti ile ilgili alınan bu ve benzeri kararlar, bizi birbirimize daha çok yaklaştırmakta hatta kenetlemektedir.
Demokratlar, üzerlerinde oynanan oyunun bilicindedirler.. Yerel seçimler öncesinde bu tür işlere tevessül ediyor olunması da bir beka sendromu içine düştüklerinin açık bir işaretidir. Ancak mukadderat değişmeyecektir.”
Kaynak ( DP )

14 Aralık 2013 Cumartesi

MANSUR YAVAŞ VE DP'YE MİSİLLEME!...

DEMOKRAT PARTİ Genel Merkez Binası Kültür Merkezi Olacak!...
HÜRRİYET, 14 ARALIK 2013 - CUMARTESİ
Oğuz DEMİR / ANKARA
MANSUR YAVAŞ VE DP'YE MİSİLLEME!..
Uzun yıllar dönemin iktidar partisi ANAP’a ev sahipliği yapan ve ANAP kapandıktan sonra Demokrat Parti’ye (DP) genel merkez olan bina, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde imar değişikliğiyle sosyal kültürel tesis olarak kabul edildi. Bazı Meclis üyeleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bir ara ismi DP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak geçen Mansur Yavaş’a misilleme yaptığı şeklinde iddiaları ortaya attı.
SOSYAL VE KÜLTÜREL MERKEZ
İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun oluru oy çokluğuyla sosyal kültürel merkez yapılması kararlaştırıldı. MHP Grubu ise mülkiyet sahiplerinin talebi olmadan böyle bir karar alındığını gerekçe göstererek, ret oyu kullandı. DP Genel Merkezi’nin, sosyal-kültürel merkezi yapılması yönünde alınan karar, Ankara kulislerinde farklı şekilde yorumlandı. Bazı Meclis üyeleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bir ara ismi DP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak geçen Mansur Yavaş’a misilleme yaptığı şeklinde iddiaları ortaya attı. Kulislerde ayrıca Gökçek’in bu planının elinde kaldığı, Yavaş’ın önceki akşam CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğü ve Büyükşehir’e CHP’den “evet” dediği ileri sürüldü.
SATIŞA ÇIKARILMIŞTI
Meclis’te grubu olmadığı için hazine yardımı alamayan ve uzun süredir maddi sıkıntılar yaşayan, 2014 yerel seçimlerde de seçim yarışından geri kalmak istemeyen DP kaynak arayışı için geçtiğimiz günlerde Balgat’taki genel merkez binasını satışa çıkarmıştı. 13 bin metrekare büyüklükteki arsanın hasılat paylaşımlı sözleşme yoluyla devri veya arsanın kat karşılığı satışı fikrine de açık olan parti, buradan elde edeceği geliri, seçim kampanyası ve sonrasında partinin çalışmaları için kullanacaktı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal da, satışa tepki göstermişti.
HÜRRİYET, Oğuz DEMİR-14 Aralık 2013, ANKARA
*
DP'nin Ankara'daki Binasıyla İlgili Karar
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde DP'nin Ankara'daki binasıyla ilgili sadece sosyal kültür tesisi olarak kullanılması kararı alındı.
Yerel seçimler öncesinde Türk siyasi tarihine not düşülecek bir gelişme yaşandı. Ancak bu gelişmenin önemini ve niteliğini anlamak için Ankara'nın ve Türk siyasi tarihinin yakın geçmişi ile bazı gelişmelerin bilinmesinde fayda var.
1980 YILINDA Anap'IN GENEL MERKEZİ OLDU
Turgut Özal, 12 Eylül darbesinden sonra 1983 yılının sonbaharında yapılan ilk genel seçimde sürpriz biçimde iktidara geldi. O dönemde Ankara'da gelenek, siyasi parti merkezlerinin Atatürk Bulvarı aksı ve Çankaya çevresinde olması yönündeydi. Ancak ABD'de kentleşme trendlerini çok iyi gözlemlemiş olan Özal, farklı bir tavır içine girdi. Özal, o dönemde Anap'ın genel merkezini, şehrin bitiş noktasına yakın sayılan Eskişehir ile Konya yolunun kesiştiği bir noktada inşa ettirdi. Bu bina 1980'li yıllarda o dönemin iktidarı olan Anap'ın genel merkezi oldu. O dönem için modern ve cazibe odağı, farklı bir siyasi parti genel merkeziydi. Ve mimarisi ile dikkat çekiyordu.
YILLAR İÇİNDE GÖZDEN DÜŞTÜ
Ancak yıllar içinde Türkiye'nin siyasi tablosu değiştiği gibi Ankara"nın şehir topografyası da değişti. Anap ile DYP birleşerek DP adını aldı. Anap döneminde, önünde kalabalıkların eksilmediği bina, artık ısıtma masraflarının bile sorun olduğu bir parti genel merkezine dönüştü.
BİRDEN DEĞERE BİNDİ
Binanın bulunduğu Konya-Eskişehir aksının imar durumuyla ilgili bazı kararlar alınınca bu binanın bulunduğu alanın arsa değeri birden arttı. Çapraz karşısında Armada AVM yükseldi. Sonra tam karşısında açılışını bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı Next Level açıldı. DP yönetimi, Namık Kemal Zeybek'in genel başkanlığı döneminde; binanın bir bölümünün Turgut Özal Kültür Merkezi olarak kalması, bir bölümünün de AVM ve iş merkezi olarak kullanılması kararı aldı.
TARTIŞMA YARATAN KARAR
Ancak arsasının rantı yükselen bu binayla ilgili bu aşkam Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde dikkat çeken bir karar alındı. Alınan karar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, muhtemel rakibi Mansur Yavaş'a karşı dolaylı bir operasyonu olarak algılandı. Çünkü Mansur'un DP'den aday olacağı konuşuluyordu. Bu arada kulislerde Yavaş'ın CHP'den aday yapılabileceği de konuşulmaya başlandı.
KÜLTÜR TESİSİ OLARAK KULLANILABİLİR
Böylesi bir sisayi süreçte, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, bu akşam DP'yi şok edecek bir karara imza attı. Ak Partili belediye meclis üyesi Bekir Ünüvar'ın, aralık ayı olağan toplantısında son dakikada verdiği önerge ile bugüne kadar ticari amaçla kullanılması mümkün olan binanın artık sadece sosyal kültür tesisi olarak kullanılması kararlaştırıldı. Tarihi Anap binası, yapılan son dakika değişikliği ile maddi değerini kaybedecek. Belediye meclisinden oy çokluğu ile geçirilen önergeye, muhalefet partileri itiraz etti. MHP'li üyeler, DP'den imar değişikliğine ilişkin bir teklif gelmemesine karşın önerge ile DP'nin zarara uğratılmasını eleştirdi.
RAPORDA YER ALAN İFADELER
İlgili İmar ve Bayındırlık Komisyonu raporunda şunlar kaydedildi:"Komisyonumuzca yapılan incelemeler neticesinde Çankaya İlçesi Balgat 13 bin 564 metrekare yüzölçümklü 13 bin 242 ada 12 nolu parsel, 3 emsal imar durumu ile Anap Genel Merkezi konumundadır. Anap'ın kapanıp Demokrat Parti olması nedeniyleTürkiye'deki ilk siyasi parti genel merkezi olma niteliği taşıyan taşınmazın aynı imar durumu ile sosyal kültürel merkez kullanımında bu özelliğini koruyabilmek amacıyla plan değişikliği yapılmasının uygun olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda hazırlanan 13 bin 242 ada 12 nolu parselin kullanımının sosyal kültürel tesis olarak değiştirilmesine ilişkin 1/5 bin ölçekli nazım imar planı değişikliği teklifinin onayı komisyonumuzca uygun görülmüştür."
(www.HABERLER.com-14 Aralık 2013, Ankara)

11 Aralık 2013 Çarşamba

ANKARA İL KADINLAR KOLU BAŞKANLIĞI'NDAN




İNSAN HAKLARI GÜNÜ'N KUTLU OLSUN
EĞER, İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORSAN
OYUN'U BOZ VE OY'UNA SAHİP ÇIK
DEMOKRAT PARTİ ANKARA
İL KADIN KOLLARI BAŞKANLIĞI
10 ARALIK 2013

“Eğer samimiyseniz, Anayasa'dan önce Siyasi Partiler Yasasını düzelterek siyaseti demokratikleştirin”

Genel Başkan Gültekin Uysal, Kütahya’dan sordu:
 “Hakkari’de Diyarbakır’da bugün, devlet otoritesi var mıdır?”
“Eğer samimiyseniz, Anayasa'dan önce Siyasi Partiler Yasasını düzelterek siyaseti demokratikleştirin”
( DP Basın Merkezi- 09 Aralık 2013 ) - Genel Başkan Gültekin Uysal, Kütahya İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Bugün Hakkari’de Diyarbakır’da yapılanlar ortadadır. Buralarda bir devlet otoritesi var mıdır?” diye sordu.
Belediye Kültür Sarayı'ndaki Kütahya İl Kongresindeki konuşmasında Uysal, hükümetin iç ve dış politikasını eleştirdi ve şöyle devam etti:
“Türkiye, fırtınalı bir coğrafyanın ortasındadır. Ülke bölünme ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Demokrasi edebiyatı adına bir tiyatro oynandığını görüyoruz. Tarihi kaybeden, pusulasını kaybeden gemilerden ne farkı vardır? Vatan sınırları içinde al bayrağımızın dalgalandığı yerde milletten söz edilir. 
Bugün Hakkâri’de Diyarbakır’da yapılanlar ortadadır. Bir devlet otoritesi var mıdır? ‘Dağ başını duman almış’ diyerek ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmalıyız. Bunun için siyaset yapıyoruz.
Suriye ve Ortadoğu meselesinde yanlış turnusollar ortaya çıkmıştır. Ortadoğu politikasında şah olacağım derken mat olmuşlardır.
Anayasa'dan daha öncelikli olarak bugün Türkiye'yi yönetenler ve meclisteki siyasi partiler, samimiyse '12 Eylül'le yüzleşiyoruz, hesaplaşıyoruz’ diyenler, 12 Eylül rejiminin ana kolonları olarak tabir edebileceğim siyasi partiler yasasını düzelterek, önce siyaseti demokratikleştirmelilerdir. Siyaseti demokratikleştirdiğimiz takdir, milletin önüne dayatmayla gelenlerin, milletin önüne şike yasalarıyla gelenlerin veya yeni imtiyazlarla gelenlerin milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karşılık bulmayacağını inanıyorum. Bulduğu takdirde, bugün kendi siyaseti içinde tenkitleri bile bir düşmanlık unsuru olarak gören, demokrasiye kavramamış, demokrasiye sadece kendine demokratlık olarak anlayan AK Parti anlayışı karşısında hürriyetçi demokrasinin sahibi olarak bizler, Türkiye'nin meselelerinin her çözümünün yine demokraside olduğunu hep birlikte haykırmalıyız.
Yeniden Kütahya İl Başkanlığına seçilen Ahmet Levent Eşiyok ise konuşmasında, Demokrat Parti’nin Türkiye’nin en köklü siyasi geleneği olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin siyasi yapısında asıl eksik olanın demokrat misyon olduğunu ifade etti. 
Türkiye'de iç ve dış politikada yaşanan gelişmelerin tedirginlik verici olduğunu savunan Eşiyok, Meclis'te bulunan iktidar ve muhalefetin kişisel karalamalar ile gerçekçi politikalar üretmeyen ve demokrasinin gelişmesine katkı yapmayan gereksiz tartışmalar ile ülkenin enerjisini boşa harcadığını belirtti.
Konuşmaların ardından DP eski il başkanı Atila Palangalı'ya Genel Başkan Gültekin Uysal tarafından teşekkür plaketi takdim edildi. Palangalı da Genel Başkana teşekkür ederek, her zaman Demokrat Parti’nin hizmetinde olduğunu söyledi.
Kaynak ( DP ) 9 Aralık 2013 Pazartesi

10 Aralık 2013 Salı

Önce; Mer-i (yürürlükteki) 2820 Sayılı "Siyasi Partiler Kanunu'nun" TAM OLARAK UYGULANDIĞINI BİR GÖRELİM !...

Yargıtay: Siyasi Partiler Kanunu değişsin...
Yargıtay, siyasi parti adı altında ticari faaliyet yapıldığına dikkat çekerek Siyasi partiler Kanunu'nda değişiklik yapılmasını istedi
Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 kişinin bir araya gelerek parti kurabildiği, son zamanlarda ticari faaliyette bulunma amacıyla siyasi parti kurulduğu ve siyasi parti isminin verdiği kolaylıklardan yararlanarak kafeterya, türkü evi, restoran gibi yerler işletildiğine dikkati çekerek, “Siyasi Partiler Kanunu'na bu konuda yeni bir ceza hükmü” eklenmesini önerdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil imzasıyla TBMM Başkanlığı'na, Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik önerilerinin yer aldığı bir yazı gönderildi.
SİYASİ PARTİLER BÜROSU’NUN TAHKİMİ
Değişiklik önerisi yazısında;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu'nun teknik alt yapısının güçlendirilmesi, ihtiyacı karşılayacak kadronun ihdasının sağlanması, siyasi parti sicil kayıtlarının daha hızlı, işlevsel, kolay ve denetlenebilir şekilde tutulmasının sağlanması için Siyasi Partiler Kanunu'nda maddelerinin güncellenmesi amacıyla; TBMM'de grubu bulunan partilerin ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temsilcilerinin katılımıyla bir çalışma yürütüldüğü anımsatıldı.
Söz konusu yazıda, bu çalışma sonucunda ortaya çıkan değişiklik önerilerine yer verildi.
SAHTE ÜYE KAYITLARI
Siyasi Partiler Kanunu'nda önerilen değişiklikle, siyasi partilere üye olma ve üyelikten çekilme başlıklı madde yeniden düzenleniyor.
Buna göre, siyasi partiler tarafından bir kişi ilk defa üye kayıt edilirken, kişinin daha önce bir siyasi partiye üye olup olmadığı sorgulandıktan sonra, ayrıntılı bir üye kayıt formu düzenlenecek. Başvuru, üye olacak kişiye referans olan partililer, kaydı yapan parti görevlisi ve üye adayı tarafından birlikte imzalanarak kabul edilecek.
Partiye giriş işlemlerini gösteren üyelik beyannamelerinin birer örneği ilçe ve il teşkilatlarında, alfabetik sıra esasına göre tasnif edilmiş olarak ayrı bir dosyada saklanacak.
Bu düzenleme ile kişilerin bilgileri dışında siyasi partilere sahte üye kayıtlarının önüne geçilmesi ve siyasi parti sicillerinin tutulmasında kolaylık sağlanması amaçlanıyor.
SİYASİ PARTİ ADIYLA TİCARET
Siyasi Partiler Kanunu'nun "Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi" başlıklı maddesinde de değişiklik öneriliyor.
Maddeye, "Anayasa ve bu kanun hükümlerine aykırı olarak ticari faaliyette bulunan siyasi parti sorumluları, 500 günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır ve ticari kazanç sağlanan yerin kapatılmasına karar verilir" hükmünün eklenmesi öneriliyor.
Önerinin gerekçesinde, 30 kişinin bir araya gelmesi ve kuruluş bildiri ve belgelerinin İçişleri Bakanlığı'na verilmesi ile siyasi parti kurulabildiği belirtildi.
Gerekçede, "Son zamanlarda ticari faaliyette bulunma amacıyla siyasi parti kurulduğu ve siyasi parti isminin verdiği kolaylıklardan yararlanarak kafeterya, türkü evi, restoran gibi yerler işletildiği ve gerek güvenlik gerekse mali denetimlerden kaçınmaya çalışıldığı görülmektedir" ifadesine yer verildi.
TEKNİK ALTYAPI DESTEĞİ
Seçimlerde alınan tedbirlere uymayanlara uygulanan 3 aydan 6 aya kadar hafif hapis cezasının, 90 günden 180 güne kadar adli para cezasına dönüştürülmesi öngörülüyor.
Söz konusu değişiklikle, yeni TCK'nın hükümlerine uyum sağlanması amaçlanıyor.
Öneriler arasında, siyasi parti üye kayıtlarının ve sicil dosyalarının elektronik ortamda tutulması konusunda duyulan ihtiyaç ve bu kayıtları tutmak ve aktarmakla sorumlu olan kişilerin belirlenmesi amacıyla aynı kanunda bir değişiklik öngörülüyor.
SİYASİ PARTİ SİCİLLERİ
Kanunda önerilen diğer bir değişiklikle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, siyasi parti sicil dosyaların tutulması, dosyalardaki güncellemelerin daha hızlı bir şekilde takip edilebilmesi için teknik altyapısının güçlendirilmesi amaçlanıyor. Değişiklik, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na ek kadro ve gerekli görülen durumlarda sözleşmeli personel çalıştırma imkânı sağlıyor.
TBMM BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLEN YAZI
Meclis Başkanlığı'na gönderilen yazıda, Siyasi Partiler Kanunu'nun işlevini yitirmiş maddeleri ile yürürlükten kaldırılma ve Anayasa Mahkemesi kararları nedeniyle içeriği boş hale gelen maddelerin de kanun metninden çıkarılmasına ilişkin öneri de yer alıyor.
ANCAK; 
“Siyasi Partilerin, bütün Parti içi çalışma, seçim ve faaliyetleri demokrasi esaslarına uygun olmak zorundadır.” (2820 Sayılı SPK, Madde, 93) Halen öyle mi? Acaba!.. Yani: Değiştirilmeden önce "doğru, dürüst, eşit, tam ve tarafsız olarak" bütün siyasi parti nam teşekküllere uygulanması bir denense iyi olur. (Yorum ve katkı: mns)  

4 Aralık 2013 Çarşamba

Bu Devletin Adı, Ülkenin Tapusudur...

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ödemiş İlçe Başkanlığı’na ziyarette bulundu:
“Çiftçimizi sırtında yük gören iktidara şamarı bizim irademiz vuracaktır”
“Ülkemizin değerlerini peşkeş çeken iktidarı bir an önce alaşağı yapacağız”
“Türkiye’nin olmazsa olmazı Demokrat Parti’dir”
“Kürdistan terimini kullananlara sesleniyorum; bu ülkenin adı bu ülkenin tapusudur”
(DP Basın Merkezi – 30 Kasım 2013) Genel Başkan Gültekin Uysal, Ödemiş İlçe Başkanlığı’nı ziyaret ederek partililerle bir araya geldi.  Uysal, partililere hitaben yaptığı konuşmada “Çiftçimizi sırtında yük gören iktidara şamarı bizim irademiz vuracaktır” dedi.
Ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Uysal, şunları kaydetti:
“Biz kadirşinas ve mütevazı bir hareketiz”
“Partimiz kurulduktan sonra hiçbir zaman çiftçimizin, esnafımızın hakkını yememiş, iktidar gücünü kendine kullanmamış, milletine hizmet etmiş bir partidir. Biz kadirşinas ve mütevazı bir hareketiz. Bugüne kadar Demokrat Parti’nin yaptığı hizmetleri bugünden sonra tekrar yapacağız. Bugün birileri hak etmedikleri yerde, ‘Bizden önce ne yapıldı ki?’ diyor. Menderes’i, Özal’ı tanımazlıktan geliyor. Dönün aynaya bakın, ülkemizden özür dileyin. Demokrat Parti olarak Türkiye’yi önümüzdeki günlerde daha da sıkışmış bir hal alacağını da bilerek sıkıştığı yerden feraha çıkarma işi bizlerin iradesi olacaktır. 
“İnsan dikseniz insanın yetişeceği bu topraklarda çiftçiyi yoksullaştırdılar”
Bugün Türkiye gerçek gündemini konuşamıyor. Basının önünde siyah bir perde çekiyorlar. Bu perde aynı zamanda Türkiye’yi de karanlığa sürüklüyor. Bu anlamda hakikatleri bizler gün yüzüne çıkaracağız. Güzelim ülkemin güzelim toprakları ülkemize ve dünyaya yetecek kadar ürün üretirken, samanı ithal eder hale geldik. İnsan dikseniz insanın yetişeceği bu topraklarda çiftçiyi yoksullaştırdılar, çiftçiye ayrılan fonları yok ettiler, o fonları dış güçlere nasıl aktaracağız diye arayış içine geçtiler ve ülkenin üretimde geldiği nokta sıfıra düşmüştür. Çiftçimizi sırtında yük gören iktidara şamarı bizim irademiz vuracaktır. 
“Ülkemizin değerlerini peşkeş çeken iktidarı bir an önce alaşağı yapacağız”
Türkiye kendi sorununu çözmesi gereken, ülke vatandaşı ile kavga eden bir iktidarın olduğu yerde, bırakın sorun çözmeyi, cumhuriyetten bahsedilemez. Bu ülke dünyaya yetecek bir ülke iken ülkemizin değerlerini peşkeş çeken iktidarı bir an önce alaşağı yapacağız. Faiz lobisine 442 trilyon aktaranlara milletimizin hesabını biz soracağız.” 
“Dünyanın en pahalı kara parçası ülkemizdir”
Sivil toplum örgütleri ile birlikte siyasi yapıyı tekrar inşa edeceğiz. Bu ülkede demokrasiyi tekrar biz kuracağız. Dünyanın en pahalı kara parçası ülkemizdir. Çanakkale’miz dünyalara bedeldir. Sözde demokrasi adına yürüttükleri barış sürecinde iktidarın maskesi düşmüştür. Millete dayatmalarla yapılan işlere karşı, hür demokrat olarak, bizler dur diyeceğiz.
Türkiye’nin olmazsa olmazı Demokrat Parti’dir. 
Terör istismara, terör muammaya gelmez. Terörü bu ülkede sıfır noktasına çeken iktidar bizim geçmişteki iktidarımızdır. Bugün belli bir bölgemizi Barzani’ye getirerek etnik siyasi ortamın zeminini hazırlıyorlar. Türkiye’yi bölünmeye doğru sürüklüyorlar. Şivan Perver’e döktükleri gözyaşını bu ülkenin gencecik şehit olan çocuklarına dökmemişlerdir. Bunların hepsinin hesabını Demokrat Parti soracaktır. Milli güvenliğimizin teminatı demokrasidir. Demokrasinin teminatı da Demokrat Parti’dir.
Bunun da böyle bilinmesini isterim. 
Kürdistan terimini kullananlara sesleniyorum; bu ülkenin adı bu ülkenin tapusudur. Bu ülke bölünmez Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ege’de, Marmara’da, Güneydaoğu’da, Doğu Anadolu’da her yerde vatandaşımızı tekrar Demokratlar olarak kucaklayacağız.
İzmir İl Başkanı Aydoğan Karaoğlu:
“İlçelerimizde adaylarımız var”
Yerel seçimler öncesi İzmir ve ilçeleri hakkında açıklamalar yapan   İzmir İl Başkanı Aydoğan Karaoğlu da “Yerel seçim süreci devam ediyor. İlçelerimizde adaylarımız var. Yakın zaman da önümüzdeki haftalarda yapacağımız tanıtma toplantılarımız da adaylarımızı halkımıza kamuoyuna tanıtacağız. İzmir’de 1984’te olduğu gibi yeniden iktidar parti olmak istiyoruz” diye konuştu. 
Ödemiş İlçe Başkanı Mesut Akbay da bir konuşma yaparak şunları ifade etti:
“Partimizin trendi malum hak ettiği yerde partimizi görmek istiyoruz. Onun için bugün buradayız. Demokrat Parti Türkiye’nin olmazsa olmazıdır. Demokrat Parti’siz demokrasiden bahsedilemez. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra zor şartlar altında kurulan partimiz Türkiye’de birçok eser yapmış, değerler bırakmıştır. Kısa zamanda partimizi hak ettiği yere taşımak ve iktidar olmak istiyoruz.” 30 Kasım 2013 Cumartesi, Kaynak: (dp) 

BİZ İDDİALI, AZİMLİ VE KARARLIYIZ!...

BAŞARACAĞIZ ELBET, BU DENLİ ZORLU İŞİ
ANKARA'DA ZAFER: NAMUSLU, DÜRÜST, DEMOKRAT, GERÇEK MİLLİYETÇİLERİN OLACAK
YETER!... SÖZ MİLLETİNDİR

15 Kasım 2013 Cuma

Hiç kimsenin gücü Atatürk sevgisini azaltmaya yetmeyecek!..

Genel Başkanımız Gültekin Uysal, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 75. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı
 “Hiç kimsenin gücü Atatürk sevgisini azaltmaya yetmeyecek”
(DP Basın merkezi- 10 Kasım 2013) -  Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 75. yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda; “Hiç kimsenin gücü Atatürk sevgisini azaltmaya yetmeyecek” dedi
DP Genel Başkanı Uysal mesajında şunları kaydetti:
“Milletimizin birliğinin ve vatanımızın bölünmez bütünlüğünün tartışıldığı bugünlerde; Türkiye Cumhuriyeti’nin 2002 yılında kurulduğunu zannedenlerin, Atatürk sevgisini azaltmaya gayretlerinin aksine, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e olan özlem, her geçen gün daha da artmaktadır.
Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü ölümünün 75. yılında, bir kez daha şükran ve minnetle anıyoruz.
Atatürk gibi bir öndere sahip olduğumuz için her zaman gurur duyduk.
“Atatürk’ün kemiklerini sızlatmayın”
Tüm umutların tükenmeye başladığı günlerde ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ diyerek bu ülkenin kurtarılmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini sızlatmayın.
Hiç kimsenin gücü mazimizle, şanlı tarihimizle ve Atatürk’le bağımızı koparmaya, Atatürk sevgisini azaltmaya yetmeyecektir.
Gençlerimize birlikte yaşamanın mutluluğunu, hür ve bağımsız bir millet olmanın gururunu yaşatmak istemeyenler hüsrana uğrayacaklardır.
Tarihin seyrini değiştirmeye azmetmiş bu büyük Türk Milleti, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle,  Milli Kurtuluş hareketinin lideri, Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor, minnet ve saygıyla anıyorum.”
Kaynak ( DP ) 10 Kasım 2013 Pazar

11 Kasım 2013 Pazartesi

10 KASIM 1953 - 10 KASIM 2013, 60. YIL...

                                         CHP’NİN UTANCI,                         
DP’NİN ESERİ VE MEDAR-I İFTİHARI:
Medeni, vefakâr milletler ve birinci sınıf evrensel ülkeler; Devletlerini kuran veya büyük hizmetlerde bulunan önderlerine ölümlerinden sonra anıt mezarlar yapmışlardır. Türk Devleti de, çürümüş, harap olmuş, yıkılmak üzere olan asırlık Osmanlı İmparatorluğundan, bütün dünyanın takdir ettiği modern, dinamik ve güçlü bir Türkiye kuran Mustafa Kemal'e Atatürk ismini vermiş ve kendisinin vefatından sonra da Ankara'nın en güzel yerine bir Anıt-mezar yaptırmış ve bunun adına da Anıt-kabir demiştir.
Mustafa Kemal'e içten içe düşmanlık besleyen, kin güden ve kötülük etmek isteyenler, O'nu sevmediği zannedilen kişiler değil, bilâkis O'nun eserlerini, makam ve mirasını paylaşanlar, O'nun adına sözde karşı devrimlere kalkışan ve insanlık âlemini daha derinden sömürmek için  “yeni Dünya sistemleri” kurmak isteyenler olmuştur.
İşte  bunun bir örneği.
Aşağıdaki tarihlere dikkatinizi çekmek istiyorum: 
10 Kasım 1938 - Atatürk'ün ölümü
10 Kasım 1953 - Atatürk'ün nâşının Anıtkabir'e nakledilmesi 
Anıtkabire nakil, ölümünden tam 15 yıl sonra gerçekleşiyor.
Bu sürenin 12 yılı içinde Devleti idare eden Milli Şef İsmet İnönü.
Son 3 yılında ise Celal Bayar-Adnan Menderes 
Halk Partisi zihniyeti, İsmet İnönü ve CHP Atatürkçülüğü:
Anıtkabir için, Atatürk’ün vefatından 2 yıl 4 ay sonra 1 Mart 1941 tarihinde uluslararası bir yarışma açıldı. Yapım çalışmaları  09 Ekim 1944 tarihinde ancak başladı. Yani Ölümünden tam 6 yıl sonra!...
Bayar, Menderes ve Demokrat Parti:
Henüz büyük bölümü eksik ve ağır aksak yürüyen Anıtkabir'in inşası; Demokrat Parti iktidara gelir gelmez derhal ele alındı. Hızlandırıldı ve üç yıl içinde 1953 yılında tamamlandı ve Aziz ATA’nın Muazzez Nâaşları 10 Kasım 1953’de ebedi istirahatgâhına nihayet (Ölümünden tam 15 yıl sonra) ihtişamlı bir devlet töreni ile (ve 10 Kasım 1938’de İsmet Paşa tarafından İstanbul Camilerinde kılınmasına izin verilmeyen “Mustafa Kemâl Atatürk’ün Cenaze Namazı” alenen bütün ülke Camilerinde gıyabi olarak açıkça ve resmen eda edilmek suretiyle) nakil, tâzim ve Dinî merasimle defnedildi.   
Şimdi sormak gerekmez mi?..
Milli Mücadele ve İstiklâl Savaşının Başkomutanı, Devletin Kurucusu, İlk Cumhurbaşkanı, bütün milletin ölümünde gözyaşı döktüğü bir milli Kahraman'ın anıt mezarının;
Yarışması ölümünden 3 yıl,
Yapımına başlanması 6 yıl,
Yapımının tamamlanması 15 yıl nasıl geciktirilebilir?..
Bunun her hangi bir ilmi, insani ve mantıki bir izahı var mıdır? 
Mustafa Kemal'in "Ebedi Şef" seçilmesine nazire olarak kendisine "Milli Şef" dedirten ve hayatı boyunca Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yolunda gittiğini vurgulayan  İsmet İnönü, Şefinin mezarının yarışmasını bile 3 yıl sonra yapıyor, yapımına 6 yıl sonra başlıyor. İktidarda kaldığı 12 yıl içinde de bitirmiyor.  
Anıt mezarın 9 yılda tamamlanması akıl alacak bir durum değildir.
Öyle ki, İnönü döneminde 9 yıl içinde bitirilmeyen, kasıtla ihmal edilip geciktirilen Anıtkabir yapımı, DEMOKRAT PARTİ’nin iktidara gelmesi ile hakiki bir Atatürkçü olan Celal Bayar, Atatürk’ün Millet Vekili Adnan Menderes ve Partisi Demokrat Parti tarafından 3 yıl geçmeden, mükemmel ve muazzam surette bitirilmiştir!..
O İnönü ki, Atatürk’ün mezarını savsaklayıp geciktirirken, Paralar ve Pullardan Atatürk’ün isim ve resimlerini kaldırmakta, hafızalardan “Türk İnkılâbının ATA-TÜRK ilkelerini” silmekte asla tereddüt etmedi ve gecikmedi.
*
SON EVRENSEL EFSANE
Prof. Dr., Gazî Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hayatı 
1881 - Mustafa'nın Selanik'te doğuşu1893 - Mustafa'nın Selanik Askeri Rüştiyesi'ne yazılması,
1896 - Askeri Rüştüye'de Mustafa adlı öğretmeninin kendisine Kemal adını verdiği Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi (Lisesi)'ne geçti.
13 Mart  1899 - Mustafa Kemal, İstanbul'da Harbiye (Harp Okulu) piyade sınıfına girdi.
10 Şubat 1902 - Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu teğmen rütbesiyle bitirerek Harp Akademisi'ne geçmesi
11 Ocak 1905 - Mustafa Kemal'in Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi'nden mezun olması ve merkezi Şam'da bulunan Beşinci Ordu emrine verilmesi
Ekim 1905 - Mustafa Kemal'in bazı arkadaşlarıyla birlikte Şam'da gizli "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurması
20 Haziran 1907 - Mustafa Kemal'in rütbesinin Kolağasılığına (kıdemli yüzbaşı) yükseltilmesi
13 Ekim 1907 - Mustafa Kemal'in Selanik'te III. Ordu'ya atanması
15-16 Nisan 1909 - Mustafa Kemal'in 31 Mart (13 Nisan) ayaklanması üzerine Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı olarak İstanbul'a hareket etmesi
6 Eylül 1909 - Mustafa Kemal'in Selanik'te III. Ordu Piyade Subay Talimgâhı Komutanı olması (aynı yıl içinde Kolağası rütbesiyle 38. Piyade Alayı komutanı olmuştur.)
Mayıs 1910 - Mustafa Kemal'in Mahmut Şevket Paşa'nın kurmay başkanı olarak Arnavutluk harekâtlarında bulunması
17-21 Eylül 1910 - Fransa'da yapılan manevralara (Picardie) Türk Ordusu temsilcisi olarak katılması.
13 Eylül 1911 - Mustafa Kemal'in İstanbul'a Genelkurmay'a nakledilmesi
27 Kasım 1911 - Mustafa Kemal'in Binbaşılığa yükseltilmesi
22 Aralık 1911 - Mustafa Kemal'in İtalyan - Osmanlı Trablus savaşında Tobruz Taarruzunu başarıyla idare etmesi
25 Kasım 1912 - Mustafa Kemal'in Bahrısefid Boğazı (Çanakkale) Kuvâ-yı Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atanması
27 Ekim 1913 - Mustafa Kemal'in Sofya Ataşemiliteri olması
1 Mart 1914 - Mustafa Kemal'in Yarbaylığa yükselmesi
2 Şubat 1915 - Mustafa Kemal'in Tekirdağ'da 19. Tümeni kurmaya başlaması (25 Şubat 1915'te tümen kuruluşunu tamamlayarak Maydos'a gelmiştir.)
25 Nisan 1915 - İtilaf Devletlerinin Arıburnu'na asker çıkarmaları üzerine Mustafa Kemal'in tümeniyle düşmanı önleyerek durdurması.
1 Haziran 1915 - Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselmesi
8-9 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal'in Anafartalar Grubu Komutanlığı'na atanması
10 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal'in bizzat idare ettiği taarruzla Anafartalar cephesinde düşmanı geri atması
17 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal'in Kireçtepe'de zafer kazanması
21 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal'in II. Anafartalar Zaferini kazanması
1 Nisan 1916 - Mustafa Kemal'in Tümgeneralliğe yükseltilmesi
7-8 Ağustos 1916 - Mustafa Kemal'in Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtarması
7 Mart 1917 - Mustafa Kemal'in Diyarbakır'daki II. Ordu Komutan Vekilliğine atanması
16 Mart 1917 - Mustafa Kemal'in Diyarbakır'daki II. Ordu Komutanlığı'na asil olarak atanması
5 Temmuz 1917 - Mustafa Kemal'in Halep'teki VII. Ordu Komutanlığı'na atanması
20 Eylül 1917 - Mustafa Kemal'in VII. Ordu Komutanı sıfatıyla memleketin ve ordunun durumunu açıklayan tarihi raporunu göndermesi
15 Ekim 1917 - Mustafa Kemal'in VII. Ordu Komutanlığı'ndan ayrılarak İstanbul'a dönmesi
15 Aralık 1917 - Mustafa Kemal'in Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya gitmesi
16 Aralık 1917 - Mustafa Kemal'e "Birinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı" verilmesi
4 Ocak 1918 - Almanya gezisinden dönmesi
7 Ağustos 1918 - Mustafa Kemal'in Filistin'de bulunan VII. Ordu Komutanlığı'na ikinci defa tayin edilmesi
26 Ekim 1918 - Mustafa Kemal'in komuta ettiği VII. Ordu Birliklerinin düşman taarruzunu Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde durdurması
31 Ekim 1918 - Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olması
13 Kasım 1918 - Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı'nın lağvı üzerine İstanbul'a gitmesi
30 Nisan 1919 - Mustafa Kemal'in IX. Ordu Müfettişi olması
16 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal'in Samsun'a gitmek üzere Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrılması
19 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkması
21-22 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal'in Amasya'dan yolladığı genelgeyle, Milli Kuvvetleri bir gaye ve bir teşkilat çerçevesinde toplamak amacıyla Sivas Kongresi'ni toplanmaya çağırması
26 Haziran 1919 - Amasya'dan Sivas'a hareketi
3 Temmuz 1919 - Mustafa Kemal'in Erzurum'a ilk gelişi
8-9 Temmuz 1919 - Mustafa Kemal'in resmi görevinden ve askerlikten çekilmesi
23 Temmuz 1919 - Erzurum Kongresi'nin toplanması ve Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi'ne başkan seçilmesi
4 Eylül 1919 - Sivas Kongresi'nin toplanması ve Mustafa Kemal'in Sivas Kongresi'ne başkan seçilmesi
11 Eylül 1919 - Mustafa Kemal'in Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Başkanlığına seçilmesi
20-22 Ekim 1919 - Mustafa Kemal'in İstanbul'dan gelen Bahriye Nâzırı (Bakan) Salih Paşa ile Amasya'da görüşmesi ve Amasya bildirgesinin imzalanması
7 Kasım 1919 - Mustafa Kemal'in İstanbul'da toplanması kararlaştırılan Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan Milletvekili seçilmesi (Büyük Millet Meclisi'nin birinci dönemi için yapılan seçimde ve ondan sonraki seçimlerde Ankara'dan Milletvekili seçilmiştir.)
27 Aralık 1919 - Mustafa Kemal'in Heyet-i Temsiliye üyeleriyle birlikte Ankara'ya gelmesi
16 Mart 1920 - İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından işgali üzerine Mustafa Kemal'in durumu bütün devletler ve Millet Meclisleri nezdinde protesto etmesi ve Ankara'da yeni bir Millet Meclisi girişiminde bulunması
23 Nisan 1920 - Mustafa Kemal'in Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açması
24 Nisan 1920 - T.B.M.M.'nin Mustafa Kemal'i başkanlığa seçmesi
11 Mayıs 1920 - Mustafa Kemal'in İstanbul Hükümetince ölüm cezasına çarptırılması (Bu karar 24 Mayıs 1920'de Padişah tarafından onaylanmıştır)
13 Eylül 1920 - Mustafa Kemal tarafından "Halkçılık " programının Büyük Millet Meclisine sunuluşu
5 Aralık 1920 - Mustafa Kemal'in İstanbul'dan gelen Osmanlı delegeleri Ahmet İzzet ve Salih Paşa'larla Bilecik İstasyonunda görüşmesi
10 Mayıs 1921 - Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nun kurulması ve kendisinin Grup Başkanlığı'na seçilmesi
13 Haziran 1921 - Mustafa Kemal'in Fransız temsilcisi F. Bouillon ile Ankara'da görüşmesi
5 Ağustos 1921 - Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal'e Başkomutanlık görevinin verilmesi
23 Ağustos 1921 - Mustafa Kemal'in 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı'nı yönetmeye başlaması
13 Eylül 1921 - Mustafa Kemal'in Sakarya Zaferi'ni kazanması
19 Eylül 1921 - Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından Mareşallik rütbesinin ve Gazi unvanının verilmesi
26 Ağustos 1922 - Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruzu idareye başlaması
30 Ağustos 1922 Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar'da Başkomutan Meydan Savaşı'nı kazanması
10 Eylül 1922 - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e girişi
1 Kasım 1922 - Gazi Mustafa Kemal'in teklifi üzerine Büyük Millet Meclisi'nin saltanatı kaldırılmasına karar verişi
14 Ocak 1923 - Gazi Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'ın İzmir'de ölümü
29 Ocak 1923 - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'de Lâtife (Uşaklıgil) Hanım'la evlenmesi (5 Ağustos 1925'te ayrılmışlardır)
17 Şubat 1923 - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'de ilk Türkiye İktisat Kongresi'ni açması
13 Ağustos 1923 - Gazi Mustafa Kemal'in ikinci kez Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi
11 Eylül 1923 - Gazi Mustafa Kemal'in Halk Partisi'ni kurması
29 Ekim 1923 - Cumhuriyetin ilanı ve Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi
1 Mart 1924 - Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'ni açışı ve Halifeliğin kaldırılması ile öğretimin birleştirilmesi gereğini konuşmasında belirtmesi
23 Ağustos 1925 - Gazi Mustafa Kemal'in Kastamonu'da şapka ve kıyafet devrimini başlatması
3 Ekim 1926 - İstanbul'da Sarayburnu'nda Mustafa Kemal'in ilk heykelinin dikilmesi
1 Temmuz 1927 - Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk defa İstanbul'a gelmesi
15-20 Ekim 1927 - Gazi Mustafa Kemal'in CHP İkinci Kurultayı'nda tarihi büyük nutkunu söylemesi
1 Kasım 1927 - Gazi Mustafa Kemal'in ikinci kez Cumhurbaşkanlığına seçilmesi
4 Kasım 1927 Gazi Mustafa Kemal'in Ankara Etnografya Müzesi önünde ve Yenişehir'de dikilen heykellerinin açılışı
20 Mayıs 1928 - Afgan Kralı Amanullah Han'ın Gazi Mustafa Kemal'i Ankara'da ziyareti
9-10 Ağustos 1928 - Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi
12 Nisan 1931 - Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması
4 Mayıs 1931 - Mustafa Kemal'in üçüncü kez Cumhurbaşkanlığına seçilmesi
12 Haziran 1932 - Irak Kralı Emir Faysal'ın Ankara'da Mustafa Kemal'i ziyareti
12 Temmuz 1932 - Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması
4 Ekim 1933 - Yugoslavya Kralı Aleksandre'ın Gazi Mustafa Kemal'i İstanbul'da ziyareti
29 Ekim 1933 - Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in onuncu yıldönümü dolayısıyla tarihi nutkunu söylemesi
16 Haziran 1934 - İran Şehinşahı Rıza Pehlevi'nin Gazi Mustafa Kemal'i Ankara'da ziyareti
24 Kasım 1934 - Büyük Millet Meclisi'nin Mustafa Kemal'e ATATÜRK soyadını veren yasayı kabul etmesi
1 Mart 1935 - Atatürk'ün dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçilmesi
4 Eylül 1936 - İngiltere Kralı Edward VII'in İstanbul'da Atatürk'ü ziyareti
11 Haziran 1937 - Atatürk'ün çiftliklerini devlete ve bir kısım gayrimenkullerini Ankara Belediyesi'ne bağışlaması
30 Mart 1938 - Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nce ilk kez resmi tebliğ yayınlanması
19 Haziran 1938 - Romanya Kralı Karol II'nin Atatürk'ü İstanbul'da ziyareti
5 Eylül 1938 - Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması (Açılış: 28 Kasım 1938)
16 Ekim 1938 - Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi tebliğler yayımına başlanması
10 Kasım 1938 - Atatürk'ün SADECE BEDENEN aramızdan ayrılması21 Kasım 1938 - Atatürk'ün cenazesinin Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabre törenle konulması
10 Kasım 1953 - Atatürk'ün nâşının Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrinden Anıtkabir'e nakledilmesi1981 - UNESCO'nun aldığı bir kararla Atatürk'ün doğumunun 100. Yılının bütün dünyada "Atatürk Yılı" olarak kutlanması
*
ANITKABİR'İ YAPTIRAN BAYAR'I İÇERİ ALMADILAR
AHMET DÖNMEZ, (zaman-ankara)
Bugün (10 Kasım 2008) Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 70'inci yıldönümü. Binlerce insan Ata'sını anmak için Anıtkabir'e akın edecek.
1939 yılında yapımına karar verilen Anıtkabir'e 'ilk çivi' Atatürk'ün ölümünden tam 12 yıl sonra çakıldı.
Gerekçe ise halefi İsmet İnönü'nün ilgisizliğiydi. Atatürk'ün son başbakanı Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, birçok konuda olduğu gibi Anıtkabir'in inşasında da İnönü'nün ona karşı vefasız davrandığını belirtiyor.
Dedesinin hatıratından yola çıkarak, "Büyükbabamın ilk işi Anıtkabir'i bir an önce yaptırıp Atatürk'ü Etnografya Müzesi'nde bir tahta masanın üzerinde yatmaktan kurtarmaktı." diyen Naskali, buna rağmen Bayar'ın cezaevinden çıktıktan sonra Anıtkabir'i ziyaretine izin verilmediğini söylüyor.
Atatürk'ün 10 Kasım 1938 yılında vefat etmesinin ardından defnedilmesi 15 yıl sürdü.
Bu süre içerisinde naaşı Ankara'da Etnografya Müzesi'nde bir masanın üzerinde bekletildi. Anıtkabir yapma kararı 6 Aralık 1938'de alınmış olmasına rağmen Rasattepe'deki kamulaştırma çalışmaları bir türlü bitirilemediği için anıtmezar inşaatına başlanamıyordu.
14 Mayıs 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti, hemen işe koyuldu. Celal Bayar, cumhurbaşkanı seçildiğinin ilk haftasında Anıtkabir'in inşaatı konusunu ele aldı. Bayar, hatıratında bunu şöyle anlatıyor:
"Bir defterim vardı, oraya günlük işlerimi not ederdim. Bu günlük notların ilk maddesini, daima Anıtkabir teşkil ederdi. Anıtkabir yapılıncaya ve o büyük eşsiz insan, ebedî istirahatgâhına terk olununcaya kadar not defterimin birinci maddesi değişmemiştir."
Bayar, ilk günlerde Anıtkabir'in inşa edileceği Rasattepe'ye gider, planları inceler ve ilgililerden bilgi alır. İşlerin ağır bir tempo ile yürütülmesinden rahatsız olarak hükümeti harekete geçirir. İnşaat hızlanırken Bayar zaman buldukça gider ve çalışmaları yerinde izler.
Anıtkabir'in heykelleri, kabartmaları, yazı ve mozaik işleri de DP döneminde yarışmaya açılır ve yaptırılır. İnşaat faaliyetlerini Başbakan Adnan Menderes de yakından takip eder.
Bayar'ın bu konudaki görüşü, "İkimiz de yakından takip ettiğimiz için bu konuda birbirimize verecek taze haber bulamazdık.
Yürümeyi çok seven Başvekil Menderes, sık sık Anıtkabir'e uğrayarak hem yürüyüş yapıyor hem de çalışmaların hızlandırılmasını teşvik ederdi." şeklinde. Atatürk'ün bir tahta masa üzerinde yattığını düşünmenin kendisi için dayanılmaz bir sızı olduğunu ifade eden dönemin cumhurbaşkanı, hatıratına şu notu düşmüş:
"Başvekil Adnan Menderes'le son bir defa daha Anıtkabir'i gözden geçirdik, karar verdik ki içinde bulunduğumuz 1953 yılının 10 Kasım'ında Atatürk'ü ebedî makberesine tevdi edebiliriz."
Anıtkabir'i inşa ettiren Bayar, Yassıada mahkemesinde önce idama mahkum edildi sonra ilerlemiş yaşı sebebiyle bu ceza müebbete çevrildi. 1961 yılında cezasını çekmek üzere Kayseri Cezaevi'ne gönderilen Bayar, burada yaklaşık 3 yıl kaldı. 1963'te alınan sağlık raporu üzerine tahliye edildi. Bayar, büyük bir konvoyla Ankara'ya geldi. Amacı Cebeci Mezarlığı'ndaki eşi Reşide Bayar'ı ve Anıtkabir'i ziyaret etmekti.
Fakat Anıtkabir'i ziyaretine izin verilmedi. Araştırmacı-yazar Süleyman Yeşilyurt'un 'Paşalar' isimli son kitabına göre, ziyaret gerçekleşmesin diye Anıtkabir o güne mahsus kapatılmıştı. Geceyi damadı Ahmet Gürsoy'un yeğeni Avukat Yılmaz Şahinalp'ın evinde geçirdi. Ertesi gün, kendisine sağlık raporu veren doktor tutuklanırken tahliye kararı da kaldırıldı ve 28 Mart'ta gözaltına alınarak tekrar Kayseri Cezaevi'ne konuldu. O gün yaşananları Zaman'a anlatan Şahinalp şunları söyledi:
"Ankara'ya gelişiyle tansiyon yükseldi. Meneviş Sokak'taki evimiz taşlandı, camlar kırıldı. Sağlık raporunun sahte olduğu öne sürülerek gece yarısı itfaiye araçlarıyla gelip balkondan içeriye girdiler. Bayar'ı Numune Hastanesi'ne götürerek başka bir rapor aldılar." Şahinalp, sadece Bayar'a yönelik bir uygulama olarak anılmaması için Anıtkabir'in o gün tüm ziyaretlere kapatıldığını anlattı.
'Atatürk'ün gösterdiği yol, birlik ve beraberliktir'
Atatürk'ün ölümünün 70'inci yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayınlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, onun öncülüğünde hayata geçirilen inkılâp ve reformların, demokratik, modern, hür ve müreffeh Türkiye'nin temellerini attığını belirtti. Bu büyük dönüşümün de ülkenin modernleşme sürecini başlattığını kaydetti.
Cumhuriyet'in kuruluşuyla belirlenen ideallere ulaşmadaki temel hedefin Atatürk'ün öngördüğü muasır medeniyetler seviyesini geçmek olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, "Bu hedefe doğru yürürken, Türkiye'nin birlik ve beraberlik içinde gelişmesi, büyümesi, modernleşme sürecinin devam etmesi elzemdir." dedi.
Gül, mesajında bunu bir bayrak yarışı şuuruyla, büyük bir inanç ve azimle gerçekleştirmeye çalışan devlet ve milletin de Cumhuriyet'i ilelebet yaşatma ve kazanımlarını ileriye götürme konusunda güçlü bir irade sergilediğini vurguladı. TBMM Başkanı Köksal Toptan da mesajında, 10 Kasım'ın, Türk milleti için büyük bir kurtarıcısını anma günü olduğunu ifade etti. Ayrıca, sahip olduklarının değerini bilerek Cumhuriyet'in erdemlerine sadakatini ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını gösterme günü olduğunu bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Cumhuriyet'in en büyük idealinin, 'inancı, etnik kökeni, yaşam biçimi ne olursa olsun milletin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmek olduğunu' dile getirdi. İstiklal mücadelesinin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölüm yıldönümünde anarken, hep birlikte onun fikir ve eserleri üzerinde yeniden düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, Cumhuriyet'in en büyük idealinin, milletin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmek olduğunu sözlerine ekledi.